ÖSYM Sınav Merkezi Tercihi Kaç Tane? Veriler, Hikâyeler ve Hayatın Gerçekleri Üzerine
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle hem bilgilendirici hem de insana dokunan bir konudan bahsetmek istiyorum: ÖSYM sınav merkezi tercihleri. Basit bir sayı gibi görünür ama aslında bu küçük kutucuklara sığan tercihler, binlerce gencin hayat yolculuğunun yönünü belirliyor. Hepimiz bir zamanlar o ekranın başında heyecanla, belki de biraz korkuyla, “Hangi şehirde sınava gireceğim?” diye düşündük. Kimimiz evine yakın olmayı diledi, kimimiz “farklı bir şehirde sınava girmek” isteyerek kendi hikâyesine yeni bir sayfa açtı.
Bu yazıda hem ÖSYM’nin resmi verilerine hem de sınava hazırlanan insanların gerçek hikâyelerine değineceğiz. Çünkü bazen bir tercih listesi sadece bir form değildir; aynı zamanda umut, korku ve geleceğin ta kendisidir.
---
ÖSYM Ne Diyor? Verilere Dayalı Gerçekler
ÖSYM (Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi), her yıl yayımladığı kılavuzlarda sınav merkezi tercih sayılarını net biçimde açıklar.
2025 itibarıyla adaylar, en fazla 2 sınav merkezi tercihi yapabiliyor. Yani birincil tercih ve alternatif bir merkez belirleniyor.
Bu sistemin amacı, adayları en uygun merkezlere yerleştirmek ve sınav yoğunluğunu dengelemektir. Özellikle büyük şehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi) yoğunluk yaşandığı için ÖSYM, ikinci bir tercih alınmasını zorunlu kılıyor.
Ama bu sayı — sadece “2” — birçok aday için sayılardan çok daha fazlasını ifade ediyor. Çünkü bu iki kutucuk, birinin hayatında belki de yüzlerce kilometrelik fark, bir başka aday için ailesinden ilk kez uzak kalmak anlamına geliyor.
---
Bir Hikâye: Melis ve Ahmet’in Tercih Anı
Melis, 18 yaşında, Balıkesir’de yaşayan bir lise son sınıf öğrencisi. Üniversite hayali İstanbul. Ama sınava nerede gireceğini düşünürken, aklı karışıyor.
“Annem, burada kal kızım,” diyor. “Tanıdık bir şehirde, stres yaşamadan girersin.”
Melis ise içten içe İstanbul’da sınava girmeyi istiyor. “Kendimi oraya ait hissediyorum,” diyor, “belki şimdiden o şehri solumam gerekir.”
Ahmet ise farklı biri. O Konya’da yaşıyor ve mühendislik hayali kuruyor. Onun için mesele duygusal değil, tamamen stratejik:
“Evime en yakın merkezi seçtim,” diyor. “Sınav günü trafikle uğraşmam, yolda stres yapmam. Zaten sınavda önemli olan yer değil, odaklanmak.”
İşte tam burada, kadınların duygusal ve ilişkisel yaklaşımı ile erkeklerin pratik ve sonuç odaklı düşünme biçimi arasındaki fark beliriyor.
Melis için şehir bir duygu, bir atmosfer; Ahmet içinse bir plan, bir süreç.
Ama her ikisi de aynı formu dolduruyor, aynı ekran karşısında umutla bir tuşa basıyor.
---
Şehirlerin Yükü: İstanbul, Ankara ve Diğerleri
ÖSYM verilerine göre, Türkiye genelinde sınavların en yoğun yapıldığı şehirler sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya.
Yalnızca 2024 YKS’de 3 milyondan fazla adayın yaklaşık %25’i İstanbul merkezlerini tercih etti.
Ancak bu yoğunluk, bazı adayların ikinci tercihinin önemini artırıyor.
Örneğin, İstanbul’da kontenjan dolarsa, ikinci tercih devreye giriyor — genellikle Kocaeli, Tekirdağ veya Sakarya gibi yakın şehirler.
Bu nedenle “2 merkez hakkı” sadece bir seçenek değil, bir güvence anlamına geliyor.
Ama asıl mesele şu: Her şehir sadece bir sınav yeri değil, bir hikâye mekânı. Bazısı memleketinin tozlu yollarında umut ararken, bazısı kalabalık şehirlerde kendi sınırlarını test ediyor.
---
Sınav Merkezleri ve Sosyal Adalet
Konu sadece coğrafi değil, aynı zamanda sosyal bir mesele. Çünkü her adayın aynı koşullarda sınava girmesi mümkün değil.
Doğu illerinde yaşayan bir genç, çoğu zaman merkez bulamadığı için yüzlerce kilometre yol kat etmek zorunda kalıyor.
Bazı şehirlerde sınav sabahı otobüsler doluyor, pansiyonlar taşma noktasına geliyor.
Bu noktada sosyal adalet devreye giriyor:
Bir şehirde sınava yürüyerek gidenle, diğerinde günlerce yolculuk yapan öğrencinin fırsat eşitliği ne kadar aynı?
Belki de ÖSYM’nin sınav merkezi tercih sayısını artırması, bazı adaylar için büyük bir fark yaratabilir.
---
Kadınların Duygusal Yaklaşımı ve Erkeklerin Planlı Zihni
Sınav merkezi tercihi yaparken bile insan karakteri kendini belli ediyor.
Kadın adaylar genellikle güven duygusuna, yakın çevreye, sosyal desteğe önem veriyor.
“Annem sınav sabahı kahvaltımı hazırlasın istiyorum,” diyen bir kız öğrencinin tercihiyle,
“Sadece en yakın yer olsun, ulaşımı kolay,” diyen bir erkek öğrencinin tercihi aynı şey değil.
Kadınlar, sınavı bir duygusal süreç olarak yaşıyor. Onlar için sınav sabahı sadece bir akademik gün değil; moral, destek, huzur anı.
Erkekler ise çoğu zaman stratejik düşünüyor. Onlar için sınav, bir görev, bir hedef, bir sonuca ulaşma meselesi.
Ama her iki yaklaşım da insani. Çünkü başarı bazen planla gelir, bazen sevgiyle.
---
Bir Gerçek: Her Tercih, Bir Umut
Bir ekran, iki seçenek, milyonlarca kader…
ÖSYM sisteminde “Tercih 1” ve “Tercih 2” olarak görünen o kutucuklar, her yıl milyonlarca gencin kalp atışlarını hızlandırıyor.
O sırada kimisi dua ediyor, kimisi not defterine planlar çiziyor.
Ama herkes aynı şeyi hissediyor: “Bu tercihler benim geleceğimi belirleyecek.”
İşte tam da bu yüzden, ÖSYM sınav merkezi tercihi sadece sayısal bir veri değil; umutla, endişeyle ve hayalle yoğrulmuş bir insan hikâyesidir.
---
Forumdaşlara Sorular ve Sohbetin Devamı
Sevgili forumdaşlar, şimdi sözü size bırakmak istiyorum:
- Sizce iki sınav merkezi hakkı yeterli mi? Özellikle uzak bölgelerde yaşayan adaylar için bu sistem adil mi?
- Kadın ve erkek adayların sınav yeri tercihinde duygusal ve stratejik farkları siz de gözlemliyor musunuz?
- Siz sınav merkezi tercihi yaparken neyi öncelikli düşünürdünüz: konforu mu, şehri mi, fırsatı mı?
Her birimizin hikâyesi farklı, ama ortak noktamız şu: hepimiz o “tercih” anında geleceğimize küçük bir imza attık.
Haydi, şimdi kendi tercih hikâyenizi bizimle paylaşın — çünkü her satır, bir başka gence ilham olabilir.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bugün sizlerle hem bilgilendirici hem de insana dokunan bir konudan bahsetmek istiyorum: ÖSYM sınav merkezi tercihleri. Basit bir sayı gibi görünür ama aslında bu küçük kutucuklara sığan tercihler, binlerce gencin hayat yolculuğunun yönünü belirliyor. Hepimiz bir zamanlar o ekranın başında heyecanla, belki de biraz korkuyla, “Hangi şehirde sınava gireceğim?” diye düşündük. Kimimiz evine yakın olmayı diledi, kimimiz “farklı bir şehirde sınava girmek” isteyerek kendi hikâyesine yeni bir sayfa açtı.
Bu yazıda hem ÖSYM’nin resmi verilerine hem de sınava hazırlanan insanların gerçek hikâyelerine değineceğiz. Çünkü bazen bir tercih listesi sadece bir form değildir; aynı zamanda umut, korku ve geleceğin ta kendisidir.
---
ÖSYM Ne Diyor? Verilere Dayalı Gerçekler
ÖSYM (Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi), her yıl yayımladığı kılavuzlarda sınav merkezi tercih sayılarını net biçimde açıklar.
2025 itibarıyla adaylar, en fazla 2 sınav merkezi tercihi yapabiliyor. Yani birincil tercih ve alternatif bir merkez belirleniyor.
Bu sistemin amacı, adayları en uygun merkezlere yerleştirmek ve sınav yoğunluğunu dengelemektir. Özellikle büyük şehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi) yoğunluk yaşandığı için ÖSYM, ikinci bir tercih alınmasını zorunlu kılıyor.
Ama bu sayı — sadece “2” — birçok aday için sayılardan çok daha fazlasını ifade ediyor. Çünkü bu iki kutucuk, birinin hayatında belki de yüzlerce kilometrelik fark, bir başka aday için ailesinden ilk kez uzak kalmak anlamına geliyor.
---
Bir Hikâye: Melis ve Ahmet’in Tercih Anı
Melis, 18 yaşında, Balıkesir’de yaşayan bir lise son sınıf öğrencisi. Üniversite hayali İstanbul. Ama sınava nerede gireceğini düşünürken, aklı karışıyor.
“Annem, burada kal kızım,” diyor. “Tanıdık bir şehirde, stres yaşamadan girersin.”
Melis ise içten içe İstanbul’da sınava girmeyi istiyor. “Kendimi oraya ait hissediyorum,” diyor, “belki şimdiden o şehri solumam gerekir.”
Ahmet ise farklı biri. O Konya’da yaşıyor ve mühendislik hayali kuruyor. Onun için mesele duygusal değil, tamamen stratejik:
“Evime en yakın merkezi seçtim,” diyor. “Sınav günü trafikle uğraşmam, yolda stres yapmam. Zaten sınavda önemli olan yer değil, odaklanmak.”
İşte tam burada, kadınların duygusal ve ilişkisel yaklaşımı ile erkeklerin pratik ve sonuç odaklı düşünme biçimi arasındaki fark beliriyor.
Melis için şehir bir duygu, bir atmosfer; Ahmet içinse bir plan, bir süreç.
Ama her ikisi de aynı formu dolduruyor, aynı ekran karşısında umutla bir tuşa basıyor.
---
Şehirlerin Yükü: İstanbul, Ankara ve Diğerleri
ÖSYM verilerine göre, Türkiye genelinde sınavların en yoğun yapıldığı şehirler sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya.
Yalnızca 2024 YKS’de 3 milyondan fazla adayın yaklaşık %25’i İstanbul merkezlerini tercih etti.
Ancak bu yoğunluk, bazı adayların ikinci tercihinin önemini artırıyor.
Örneğin, İstanbul’da kontenjan dolarsa, ikinci tercih devreye giriyor — genellikle Kocaeli, Tekirdağ veya Sakarya gibi yakın şehirler.
Bu nedenle “2 merkez hakkı” sadece bir seçenek değil, bir güvence anlamına geliyor.
Ama asıl mesele şu: Her şehir sadece bir sınav yeri değil, bir hikâye mekânı. Bazısı memleketinin tozlu yollarında umut ararken, bazısı kalabalık şehirlerde kendi sınırlarını test ediyor.
---
Sınav Merkezleri ve Sosyal Adalet
Konu sadece coğrafi değil, aynı zamanda sosyal bir mesele. Çünkü her adayın aynı koşullarda sınava girmesi mümkün değil.
Doğu illerinde yaşayan bir genç, çoğu zaman merkez bulamadığı için yüzlerce kilometre yol kat etmek zorunda kalıyor.
Bazı şehirlerde sınav sabahı otobüsler doluyor, pansiyonlar taşma noktasına geliyor.
Bu noktada sosyal adalet devreye giriyor:
Bir şehirde sınava yürüyerek gidenle, diğerinde günlerce yolculuk yapan öğrencinin fırsat eşitliği ne kadar aynı?
Belki de ÖSYM’nin sınav merkezi tercih sayısını artırması, bazı adaylar için büyük bir fark yaratabilir.
---
Kadınların Duygusal Yaklaşımı ve Erkeklerin Planlı Zihni
Sınav merkezi tercihi yaparken bile insan karakteri kendini belli ediyor.
Kadın adaylar genellikle güven duygusuna, yakın çevreye, sosyal desteğe önem veriyor.
“Annem sınav sabahı kahvaltımı hazırlasın istiyorum,” diyen bir kız öğrencinin tercihiyle,
“Sadece en yakın yer olsun, ulaşımı kolay,” diyen bir erkek öğrencinin tercihi aynı şey değil.
Kadınlar, sınavı bir duygusal süreç olarak yaşıyor. Onlar için sınav sabahı sadece bir akademik gün değil; moral, destek, huzur anı.
Erkekler ise çoğu zaman stratejik düşünüyor. Onlar için sınav, bir görev, bir hedef, bir sonuca ulaşma meselesi.
Ama her iki yaklaşım da insani. Çünkü başarı bazen planla gelir, bazen sevgiyle.
---
Bir Gerçek: Her Tercih, Bir Umut
Bir ekran, iki seçenek, milyonlarca kader…
ÖSYM sisteminde “Tercih 1” ve “Tercih 2” olarak görünen o kutucuklar, her yıl milyonlarca gencin kalp atışlarını hızlandırıyor.
O sırada kimisi dua ediyor, kimisi not defterine planlar çiziyor.
Ama herkes aynı şeyi hissediyor: “Bu tercihler benim geleceğimi belirleyecek.”
İşte tam da bu yüzden, ÖSYM sınav merkezi tercihi sadece sayısal bir veri değil; umutla, endişeyle ve hayalle yoğrulmuş bir insan hikâyesidir.
---
Forumdaşlara Sorular ve Sohbetin Devamı
Sevgili forumdaşlar, şimdi sözü size bırakmak istiyorum:
- Sizce iki sınav merkezi hakkı yeterli mi? Özellikle uzak bölgelerde yaşayan adaylar için bu sistem adil mi?
- Kadın ve erkek adayların sınav yeri tercihinde duygusal ve stratejik farkları siz de gözlemliyor musunuz?
- Siz sınav merkezi tercihi yaparken neyi öncelikli düşünürdünüz: konforu mu, şehri mi, fırsatı mı?
Her birimizin hikâyesi farklı, ama ortak noktamız şu: hepimiz o “tercih” anında geleceğimize küçük bir imza attık.
Haydi, şimdi kendi tercih hikâyenizi bizimle paylaşın — çünkü her satır, bir başka gence ilham olabilir.